Thursday, December 2, 2010

Evlatlık Acısı...

(Beşiktaş)

Özetle...
Topal'ın futbolunu alın, 26'yla (25 değil, 27 değil..) çarpın.
Formunda bir MF odur işte...


Monday, August 23, 2010

Fabiospor çalışıyor...

(SCV good to go, sir...)

Yeni excel yolda...*

*Çizelgeden evvel birkaç kısa oyuncu izlenimi gelebilir efenim.

Friday, August 6, 2010

Önlibero Değil, Merkezi Ortasaha...

Galatasaray'ın yolları bir türlü kesişmek bilmedi bu oyuncularla...

Yerli/yabancı, yapılan tüm alımlarda iki tip ortasaha sözkonusu oldu. Ya, topu kesip gerisine karışmayan (çoğu kez bunu da yapamayan), ya da topsuz oyunda kayıp, topla da kerhen(=istikrarsız) katkıda bulunan 'nazlı' 10 numaralar girdi Florya'nın kapısından.

Geçtiğimiz sezon Ireland'a güvenen City'nin oldukça hatırı sayılır bir bonservisle salıverdiği Elano, uzun yıllar sonra bu tanıma kağıt üzerinde en çok uyan oyuncuydu transfer haberi G.Saray resmi sitesine düştüğünde.

Ne var ki -Lucescu ve 6 haftalık Kalli performansından ötürü taraftarlar arasında sürreal bir krediye sahip olan- Ayhan Akman'ın artık yavaş yavaş bıraktığı bu koltuğa Elano Blumer de sahip çıkamadı. Oyuna yeni bir perspektif, ortasahadaki pas trafiğine "zeka" getirmesi beklenen Elano, sezon bitiminde "çok iyi bir takımın son dişlisiyim ben" diye bağırıyordu adeta. Buna rağmen bazı maçlarda -ortasahaların pas çıkarmadan evvel yaklaşık 2-3 saniye 'telgraf çekmesine' artık aşina olan- Türk futbol izleyicisinin ilgisini çeken türden oyun yönlendirmeleri de oldu diyebiliriz. Ancak, gerek sahada yere sağlam basamayan titrek görüntüsü, gerekse top isteyecek özgüveni bir türlü yakalayamaması Elano'nun performans/fiyat oranını doğal olarak kabul edilemeyecek seviyelere düşürdü.

Gelinen nokta onu gösteriyor ki Galatasaray, Emre Belözoğlu'ndan bu yana kadrosuna dahil ettiği ilk "merkezi ortasaha" ile umduğunu bulamadı.

İster 4-2-3-1, ister "V" şeklinde bir 4-3-3 oynayın, yaratıcılık yükünü ofansif kanat ve santrafordan önemli ölçüde alabilecek en önemli öğe bu merkezi ortasahalardır. Bu tarz oyuncuların kalitelisini, hele hele uygun bonservislerle bulmak hiç de kolay bir iş olmadığı için çoğu takım bu sözünü ettiğim iki dizilişten ilkini seçer; ve 2'liye, futbolu büyük ölçüde alan savunması veya rakibi bozmaya dayanan oyuncular yerleştirir. Bu, herşeyden önce takımın "toplu halde oynama" ihtimaline büyük bir ket vurur zira kısa driplingi , seri paslaşma kabiliyeti veya en azından ileri-geri oynayabilecek dinamizmi son derece sınırlı olan kesiciler "önceden kestirilebilir" bir pas trafiği veya hücum planının doğmasına yol açar.

Bir de bu iki kesicide topsuz koşu ve top isteme özgüveni (veya tembellikten kaynaklanan arzu) asgari seviyelerde ise o takımın hücum varyasyonları kolaylıkla çözümlenebilir hale gelir. (- Kanat ve yaratıcı ortasahanın/10 numaranın rakiple birebir oynama zorunluluğu, - Defanstan atılan taç çizgisine paralel, yarı çaresiz uzun toplar )

Bu anlayışta tasarlanmış bir ortasaha planını, oluşturduğu çıkmaza 'kefareten" bir adet 10 numara süsler.
Oldukça acımasız bir anlayışla maç boyu rakip kaleye saldırması için alacağınız '10 numara'larla bu 'kestirme' (2 kesici&#10) yolu takip ederek bir ihtimal başarı sağlanabilir. Ancak 10 numaralar genelde istikrarsız ve kondisyonu düşük oyuncular oldukları için, bu ihtimal de oldukça düşüktür. 2 kesiciyle oynamak isteyen takımlara uygun, topu her aldığında oyunu forse edebilecek 10 numaralar oldukça az sayıdadır. ( Saint Germain'li Sessegnon ve Betis'li Emana ender birer örnek olarak verilebilirler.)
Dzagoev ve Rosicky gibi hücumcü ortasahalar ise, ne olursa olsun (4-2-3-1'de) arka veya (4-3-3'de) yanlarında 1 adet pas trafiği yüklerini hafifletecek merkezi ortasahanın varlığına ihtiyaç duyarlar. Bir başka değişle, "tek kişilik gösteri" mantaliteleri yoktur.
(Rosicky ve Dzagoev'i basında çıkmış isimler olduğu için belirttim, örnekler çoğaltılabilir. )

Gelelim Galatasaray'da Lorik Cana'nın 'yanına' alınması gündeme gelen oyunculara...
İşte bu noktada G.Saray, yukarıda belirttiğim, akıcı futbol için bana göre oldukça elzem noktaları pek de göz önünde buldurmayarak seçmekte bu bölgedeki adaylarını....

Milli takım performanslarının futbolseverleri yanılttığı isimlerden biri olduğunu düşündüğüm, M.Gladbach'ta izlediğim kadarıyla daha çok fiziksel varlığıyla ön plana çıkan M.Bradley,
Yine, Cana'nın alternatifi olabilecek Polak,
Futbol topuyla fazla barışık olmayan mücadeleci N'Guemo,
ve son olarak taraftarın büyük umutlar beslediği Ledesma...

Bu, medyada çıkan isimlerden oluşturduğum özet liste merkezi ortasahalardan ziyade -benim futbol anlayışıma göre Galatasaray'ın oyununa herhangi bir 'sıradışılık' katması mümkün görünmeyen- önliberolardan oluşuyor.

Bu isimlerin yanında Ireland, Jenas gibi 'merkezi ortasaha' oyuncularının isimlerinin de geçmesi, Galatasaray'ın transferde belirli bir şablona/oyun anlayışına odaklanmaktan ziyade, listesindeki oyuncuları alınabilme ihtimallerine göre sıraladığını göstermekte.
(Başka bir ihtimal ise listeledikleri oyuncular hakkında yaptıkları eksik gözlem ve/veya yanlış yargılar olabilir tabii ki)

Yazıyı, futbolda maçlardan ziyade oyuncu takibine kaydığım gerçeğine bağlantılı olarak, ufak bir listeyle noktalayayım. Form durumlarına bağlı kalınarak Cana/Sarp/Barış/Musa/Cumhur 5'lisinden bir tanesinin 'kesici' olarak oynatılması muhtemel Galatasaray ortasahasını hücumla ve 'hücum ağırlıklı ortasaha" ile bağlayabilecek bazı oyuncular 3 kategoride değerlendirilebilir;


(-i-) (Topla)Kreatif Merkezi Orta Sahalar

Manuel Fernandes :

Futbola kel ! başlayıp, örgüyle zirveye çıkmaya çok yaklaşan Portekizli, bacağının kırılmasından sonra yıllardır beklediğim 'dev takım transferini' şimdilik geciktirmiş durumda. Benfica'dan Everton takımına kiralık geçtiği günden beri -hastane ve ameliyatları hariç- takip ettiğim bu oyuncu Avrupa'nın 'elitlerinden' olabilecek potansiyele sahip. 1 seneyi aşkın yokluğu, önce ruh haline (&saçına!) sonra da nispeten yabancılaştığı resmi maç atmosferindeki özgüvenine olumsuz etki yapmış durumda. Emery'nin skandal boyutlarını zorlayıp 'stoper' olarak görevlendirdiği bazı maçların da Manuel'in kendini bulmasına yardımcı olduğu söylenemez.
Hakkında gönlümden geçen Dünya futboluna kendisini göstermesi olsa da Topal transferiyle Ilie'den sonra ikinci kez ticari yakınlık gösterdiğimiz Valencia'dan koparılması durumunda oldukça isabetli bir seçim yapacağımızı söyleyebilirim. (Bu noktada internet-video-severleri uyarmak gerekiyor ki 'dans eden ayaklar'a sahip olsa da topu her aldığında jeneriklik hareketler beklemek naiflikten başka birşey olmayacaktır). Oyun zekası, iki ayağını da rahatlıkla kullanıp hızlı düşünebilmesi ve beklenmedik pas denemeleri kendi açımdan yeterince jeneriklik kılıyor hali hazırda Avrupa futbolu'nda 1 numaralı merkezi ortasaha-favorim olan bu oyuncuyu.
Bonservis: Gerek sakatlık sonrası kendini bulamaması*** gerekse iki yönlü ortasaha olarak Banega'nın varlığı sebebiyle bu transferin 7-8 milyon euro'ya bitirilebileceğini düşünüyorum. "Serbest kalma fiyatı"nı 15-18 milyon olarak belirlersek gelmeye ikna olacaktır zira Avrupa Ligi'nde veya en geç 2012 Avrupa Şampiyonası'nda yer alırsa değerini katlayacağını düşünüyorum.

Kwadwo Asamoah :

Tıpkı ilk aday gibi yaratıcı fakat oldukça farklı bir futbol karakterine sahip bir oyuncu. Oynadığı hemen hemen tüm maçlarda sol-içte yer alan Asamoah inanılmaz güçlü ve topla hücumu çok seven bir ortasaha. Durdurulması güç bir takım yaratma adına '10 numara'nın yaratıcılık yükünü yarı yarıya azaltabilcek sıklıkta topla bindirme yetisine sahip olan bu genç Ganalı'nın, MF'e göre dezavantajı ise soğukkanlı top tekniğinden ziyade momentumuna güveniyor olması. Kısaca, merkezi ortasaha analizinde değindiğim iki kilit özellikten 'kısa-driplingi' bünyesinde barındıran bir oyuncu olup kararlarında da (dripling ya da oyunu kanatlara açmak) fazla zaman kaybetmediğini belirtmek gerek. Sağ ayağını kullanmaktan kaçınması elit ortasahalar sınıfına dahil olma yolunda önündeki en büyük engellerinden biri.
Bonservis: Dünya Kupası'nda adını skor tabelasına yazdıramadığından olsa gerek henüz talibi çıkmadı. Oysa ondan çok daha düşük kalibrede olduğunu düşündüğüm Annan ve sol kanat Ayew transfer piyasasında kendilerinden oldukça fazla söz ettirmiş durumdalar. Yine de Udinese'nin bu oyuncuyu kolay kolay bırakacağını sanmıyorum. 6.5 milyon euro'ya bitebilirse oldukça karlı bır alış-veriş olacağına inanıyorum.

Steven Pienaar :

Everton'da genelde solda görünse de Bilyaletdinov'un o mevkiye kaydırıldığı maçlarda ortasahada yer aldı bu çalışkan Güney Afrikalı. Galatasaray'ın iki yönlü ortasaha ihtiyacını fazlasıyla karşılayacak bir başka oyuncu. Kontratının son senesinde olmasına rağmen transferin kapanmasına 3.5 hafta kala hala ciddi bir teklifin gelmemesi Pienaar'ı oldukça cazip kılıyor bana göre. Dar alanda Arda (ve hatta alınması muhtemen hücumcu ortasaha) ile çok iyi anlaşacaklarını düşündüğüm Pienaar, hayalkırıklığı yarattığı Dortmund macerasından sonra tam anlamıyla kusursuz bir Everton serüveni yaşayarak değerini oldukça arttırdı.
Bonservis: Elano'nun City performansı teknik direktörleri Moyes'in belleğinde iyi bir yer edindiyse Pienaar<>Elano takası mümkün diye düşünüyorum. Para verip almak ancak oyuncunun Galatasaray'da oynamak için Everton yönetimine talepte bulunmasından geçiyor. Bu koşul yerine getirilirse sözleşmesinin son senesi olmasından ötürü (taksitli) 7 milyon euro civarında bir bonservisle takıma kazandırılabileceğine inanıyorum.


(ii-) Dinamik M.O.S.

Charles Kabore & Jaroslav Plasil & Mathieu Flamini & Axel Witsel & Etienne Capoue vb:

Charles Kabore: Marsilya'da geçtiğimiz sezonun ikinci yarısının sonlarından itibaren Benoit Cheyrou gibi taraftarın sevgilisi denebilecek bir oyuncuyu yerinden eden Burkina Fasolu ortasaha. Oynadığı tüm maçlarda ileri-geri dinamo gibi çalışarak kimsenin beklemediği bir anda Deschamps'ın vazgeçemediği 'asker'lerinden biri haline geldi. Background'unda sağbek eğitimi olmasının avantajıyla topla çıkışları da zaman zaman tehlike yaratabiliyor Kabore'nin. Ancak Kabore'nin az önce vurguladığım dinamik futbol karakteri, nispeten düşük top tekniği de göz önünde bulundurulduğunda, daha baskın bir özelliği olarak ortaya çıkıyor. Bu kategoride yer almasının sebebini de belirtmiş olduk böylece.
Bonservis: Her ne kadar teknik direktörün favorilerinden biri haline gelmiş olsa da 5 - 5.5 milyon euro'luk bir teklif bu oyuncuyu güney Fransa ekibinden koparmaya yeterli olacaktır.

Flamini: Arsenal'da pek de tutmadığım ancak yıllar geçtikçe mücadelesini takdir etmeye başladığım bir oyuncu. Milan'da "yaş hiyerarşisi" geçerli olduğu için düzenli forma şansı bulamıyor. Elano takası için ideal adaylardan bir tanesi denebilir. Uçuk paralar verilip alınmasını çok doğru bulmasam da yine iki kriterden 'seri oynama' özelliğine sahip Flamini'nin transferi G.Saray ortasahası için olumlu bir hamle olacaktır.

Plasil: Kimsenin herhangi bir beklentisi olmadan cuzi bir bonservisle geldiği Bordeaux'da mükemmel bir sezon geçirdi.. Kanat olarak gösterilse de bana göre tıpkı sezon boyunca Bordeaux'da denendiği gibi, yani sol veya sağ içte faydanılması gereken bir oyuncu. Flamini'ye benzer özellikler taşıdığını söyleyebiliriz. Bu oyuncu da spiker klişesiyle durmak nedir bilmez, ve oyundan da kolay kolay kopmayan bir karaktere sahiptir. Tıpkı Flamini gibi asgari(ve altı) düzeydeki dripling kabiliyetinden ziyade devamlı hareket halinde olma özelliğiyle kesicilerimizin statik oyunlarını telafi edebilecek dinamizme sahiptir.
Bonservis: 3 - 3.5 milyon euro'ya hayır demeyeceklerini düşünüyorum.

Axel Witsel: Adı -bana göre pozisyon acemiliğinden kaynaklanan- 'bacak operasyonu'yla anılan bu oyuncuyu milli maçlarda izleme şansını buldum. Akabinde, S.Liege'in bu yaz oynadığı hazırlık maçlarında da alıcı gözle izlediğim Witsel için, yukarıdaki 2 adaya bir miktar top tekniği ve uzun adım aralığı eklenince ortaya çıkan sıradışı bir potansiyel diyebiliriz. Fizik üstünlüğü de G.Saray ortasahasını (forma girmiş bir) Cana'yla beraber caydırıcı bir güç haline getirebilir.
Bonservis: Gözüme çarpan ciddi bir teklifin olmaması, bu transferin 6 milyon civarına bitebileceği konusunda ümitlendiyor. Tabii bir süre Anderlecht'ten herhangi bir futbolcu almamak koşuluyla(!).. :)

Etienne Capoue: Toulouse'un Sissoko yaveri. Sınırlı bir tekniğe sahip ancak çabuk oynuyor ve sıradışı bir fiziğe sahip. Tecrübesizliği, sol ayağına yeterince başvurmaması negatif yönleri olarak göze çarpsa da gelişimi için Türkiye Ligi bulunmaz bir fırsat olabilir.
Bonservis: Bu oyuncu için, hamlığını göz önünde bulundurup, yabancı-fotomaçlardaki yalan haberleri gözardı etmek suretiyle 4 milyon euro'luk bir değer biçiyorum.


(-iii-) Oyunu yönlendiren M.O.S.

Lucas Biglia:

Galatasaray'la gazeteler sayesinde her yaz flört ettirilen bu oyuncu hakkında, genel kanının dışında bir iki not düşmek gerekirse şayet bunlardan ilki eskisinden daha güçlü ancak biraz daha statik bir oyuncu haline dönüştüğü olabilir. Tabii bu dinamizmden sakin yapıya dönüşmesinde bana göre en büyük etken Belçika Ligi'ne dair motivasyonunu günden güne kaybediyor olması. Bir türlü gerçekleşmeyen Premier Ligi hayali Biglia'nın vucüt diline yansıyor bazı maçlarda. (=Artık GenK görmekten ÖrgK.. ! ). Ara başlıkta kullanılan oyunu yönlendirme kabiliyetinde uzman olan Biglia, 'seri düşünme' özelliği sayesinde transferini taktiksel anlamda cazip kılıyor. Bu kategoride verilecek diğer örnekler gibi oyun zekasıyla eksik yönlerini (orta/uzun mesafe sürat eksikliği, asgari düzeydeki dripling özelliği & boy dezavantajı) hissettirmeyecek bir oyuncu.
Bonservis: 3 hafta sahalardan uzak kalacağı söylenen bu oyuncu için hastane masrafları dahil 6 milyon euro'nun yeterli olacağını düşünüyorum. Maç sayısına dayalı +1m da Anderlecht'in aklını çelebilir. Ancak bu transferde en önemli koz oyuncunun yeni bir macera arıyor olma ihtimalinin yüksek olması. (Bu noktada devreye yeni Ali Sami Yen Stadyumu video'ları girebilir!)

Lukman Haruna:

Genç Nijeryalı Dünya Kupası'nda yer alamayan Obi Mikel'in pozisyonunda oynadı. Fazla göze batmasa da Fransa ligi'nde takip ettiğim maçlarında kolayca bu 3. kategoriye konulabilecek bir oyun karakterine sahip olduğunu söyleyebilirim. Kısa veya uzun, top ayağına gelmeden aklında mutlaka atacağa pasa dair bir fikri olması hoşuma giden bir artısı. Evvelki yazımdaki çizelgede de yer alan bu oyuncunun mali külfeti de oldukça cuzi olacaktır. Hücuma, tıpkı Biglia gibi neyi yapıp neleri yapamacağını öğrenerek çıkmayı öğrendiği vakit değerini katlayacağını düşünüyorum.
Bonservis: 2-3 milyon euro'luk bir teklif, kadrosu oldukça kabaran Monaco için yeterli olacaktır. (1 yıllık projeksiyonuna bağlı potansiyel değerinin 6-7m olduğunu düşündüğümü de ekleyeyim.)

Thiago Alcantara:

Ispanya genç milli takımlarını tamamen himayesi altına alan Barcelona'nın genç ortasaha elemanı. u19 şampiyonasında dikkatimi çeken bu 19 yaşındaki Brezilya kumaşlı oyuncunun hali hazırda Türkiye gibi orta/alt kalibredeki liglerde ilk 11 oynayabilecek kıvamda olduğunu söyleyebilirim. Bu kategorinin diğer adayları gibi çabuk düşünen ve uygulayan bir yapısı var. Barcelona'nın çok ufak yaşlarda Dünya'nın ve Ispanya'nın çeşitli bölgelerinden kendi altyapısına kazandırdığı onlarca gençten bir tanesi. Şayet Barcelona A Takımı'nın yüksek kriterlerini karşılayamaz ise neden olmasın diyorum bu bende İniesta/Xavi arası bir tat bırakan genç oyuncu için...
Bonservis: Barcelona'nın tam manasıyla oynatmadan göndermeyeceğini düşündüğüm için 1 yıl kiralık teklifi götürülebilir. Rijkaard'ın bu konuda önayak olması şart tabii ki.




~~~Bu yazıda emeklerini benden esirgemeyen sevgili klavyeme, arada atlama yapan ucuz mouse'uma ve 16bit lahmacun colour monitörüme teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim.~~~


Notlar:

-S.Ireland ve Jenas'ın Türkiye Ligi'ne gelmeyeceklerini varsayıp listeye dahil etmediğimi not düşeyim.

-Okuyucuları (fazla) yormamak adına kafamdaki bazı oyuncuları, sonraki yazılarda değinmek suretiyle şimdlik es geçtiğimi belirtmek isterim.

-Buradaki bazı isimlerin daha evvel excel çizelgesiyle verildiğini de hatırlatmam gerek. Ayrıca izlenme aşamasında olan oyuncuların bulunduğu not-defterinden excel'e terfi edecek oyuncuları bir sonraki YAŞ da açıklayacağım. :)



*** Valencia'nın Ingiltere turu'ndaki ilk maçta ortaya koyduğu performans oldukça iyiydi.

Friday, July 2, 2010

Dünya Kupası Ortaya Karışık Futbolcu Listesi...

Şimdiye kadar oynanan maçlardan kısa kısa oyuncu notları düşelim...

Cezayir ;

R.Djebbour (Cezayirli hafif kambur santrafor... Tüm maçlarda oynamadı ama bence temel var bu adamda... Kariyerini en azından orta-sınıf bir Avrupa takımında noktalamasını bekliyorum.)

N.Belhadj (Lazio'ya gidecek büyük bir ihtimal. Kolarov'u yüklü meblağlara gönderip, kalitesine oranla oldukça cazip bonservisi olan bu adamı almak oldukça akıllı bir hamle olacak 90'larda bir ara gönül verdiğim Lazio adına)

K.Ziani (Marsilya'dan bildigim(iz) eleman. Sol kanatta oynayamaz, sağkanatta dev takimlar hariç yer bulabilir. Anfield'ı Liverpool'un üzerine yıkma gibi bir satırarası mevcut CV'sinde...)

M.Bougherra (Cezayirli kaya gibi bir stopermiş hakikaten.. Iskoç ligi kapsama alanım dışında ne yazık ki, bilmiyordum evveliyatını.)

Arjantin ;

Cle. Rodriguez (Az oynadı ama tuttum solbek performansını. Espanyol ve S.Moskova'da tutunamış görünüyor. Hikayesini merak ettiren oyunculardan. Araştırmalı.)

Berezilya ;

Ramires ( Bu derece az süre almış olması talihsizlik olmuş olsa da dev takımların Portekiz ligi ajanları bu çift-yönlü önliberoya* mim koymuş durumda. (Geç kaldın Galatasaray, geç...)*sağkanatta oynatılması yarı-cinayettir benim gözümde bu arada.)

Kamerun ;

A.Emana (Asi gençlik...Her zamanki gibi.. Dağınık ama inanılmaz güçlü, dengesiz ama etkili.)

E.Enoh ( Turnuva öncesi hazırlık maçlarında işaretlediğim Enoh vasatı aşamadı D. Kupasında. Ancak hazırlık maçlarından kredisi halen mevcut. Hareketli ve idealist/istekli/arzulu, pozitif futbola da yatkın bir kesici.)

V.Aboubakar ( Gelecek var bu genç forvette. Haz. maçında ve sonradan girdiği Danimarka maçında kıvılcımı çaktı belleğimin boşluğuna doğru.)

Şili ;

A.Sanchez (Sonlara doğru rakiplerin zorluk dereceleri arttıkça zorlandı. Premier ligin ortasıraları için ideal görünüyor.)

Fildişi Sahili ;

C.Tiote ( Twente'de Stoch'u incelerken dikkatimi çeken önlibero/kesici. Çok begendim yine..Hollanda gibi futbolcunun asla ilerleme kaydedemeyeceği bir ligten kurtulmalı )

E.Eboue (Ben bu 'Topçu'nun ozel hayranıyım. :). Folklor oynasa izlerim. 2 sene sonra gel G.Saray'a Ebu)

Fransa ;

Toulalan & Diaby (önlibero, flüt, keman dersleri verilir)

Gana;

K.Asamoah ( Mart'tan itibaren yakından takip ettiğim Udinese'de de harikaydı, burada da... )

A. Gyan (4 sene önce ilan koyduydum resmi gazeteye 'bu çocuğa dikkat' şeklinde...Dinleselerdi alırlardı G.Saray'ıma. Penaltı pastanın uzerine 'kimyevi kiraz' oldu gerçi tabii...)

Inkoom ( Isviçre > Hollanda ligi dedirtti....Basel'in Genç Çocuklar'ın hayallerini tamamen söndürdüğü şampiyonluk maçında dikkatimi çekmiş idi. Çok hoşuma gitti böylesine büyük bir turnuvada aldığı önemli sürelerde gösterdiği performans. Özverili, aktif dinlenme nedir bilmeyen bir oyuncu. Tekniği kısıtlı ama ortalarina dikkat etti mi orta-severler cemiyeti ? (çikita muz kesiyor ceza sahasına) )

P.Tagoe (birsey yapamadı ama bence var kıvılcım...Ilerleyen yillar gosterir akıbetini...)

G.Kore:

Chung-Young Lee (koçum benim, Bolton'dan takibe aldığım tertibim. Temel sağlam&futbol zekası çok yüksek.. Istikamet Everton ! (ulan her adamı da bu takima yamıyorum ben de ) )

Meksika :

P.Barrera (Sagbek sanmıştım hazırlık maçlarında, diyordum "kardeş gitti de dönmez bir adammışsın... Meger 'ataker'miş... )

Hollanda :

R. Babel ! ( Oynatılmadı :) , kazanan taraf 'taliplileri' oldu bence.. )

Nijerya :

L.Haruna ( Kendisine dair ümidimi arttırdı bu turnuvada..)

Paraguay :

N.Ortigoza ( yarin(ispanya maçında) ağzı burnu dağılacak buyuk bir ihtimal, ama iyi çalışıyor. Quasimodo gibi durmasa bir de sahada...)

Slovakya :

V.Weiss ( Ayaklarına hakim ve zeki bir genç. Çakma D.Bentley gibi geldiydi zaten bana sezon içinde..Olacak, olacak...)

Uruguay;

A.Rios (Uruguay'ın ilk maçında görüp 'dost meclisinde' değindiğim bir adam/önlibero. Hani biraz daha seri olsa, oynar Valencia'da...(=mani). Zeki topçu. Kıvrak değil ama zeki..evet. Hücuma çıkarken verdiği paslar da ince..)

E.Cavani (Palermo'da da burada da iyiydi bence. Ben severim boyle yarı-dağınık özverili santraforları. Yalnız milli takımda üstlenmek zorunda kaldığı kanat rolü kendisine ağır. Forvet veya tek santrafora yatkın bir oyuncu bana göre. )

A.Pereira'lardan solbek olanı... Sol açık olmaz ancak bekte faydalı bir oyuncu.

Thursday, June 10, 2010

Scouting Hobisi

Aşağıdaki liste, bir süredir takip eylediğim oyunculardan kurulu..
Katkı maddesi, youtube, domuz yağı, oyun kullanılmamış, el emeği korsan maç yayınlarından yararlanılarak hazırlanmıştır.
Tek tek hepsini anlatacak vaktim olmadığından kelli basında isimleri çıktığı vakit devreye girmeyi planlıyorum...
- *** ibaresi kendilerine Dünya futbolunda isim/yer edinmeyi başarmış futbolcuları etiketliyor. (Bu etiket konusu pek titiz yapılmadı) Tabii bazılarının izlenmeye başlandıkları dönem böyle bir durumları yoktu, onu da belirtmek gerekir...(Misal, Palacios ve Wigan + N'Zogbia ve NCastle macerası..)
-Listede uçuk derece pahalı olduğunu tahmin ettiğim gençlere yer verilMEmiştir. (misal; Moussa Sissoko...)
-Dunya Kupası hazırlık maçlarından eklemeler olursa bu ilave sebebi belirtilip listeye eklenebilir.
-Liste yalnızca 'geleceğin yıldızları' kabilinde değildir. Belli bir yaşa gelmiş, makul fiyatlarıyla G.Saray'a beklenmedik katkı yapabilecek futbolcuları da içermektedir -ki zaten benim en az genç futbolcular kadar hoşuma giden olay bu tarz adamları takip etmektir.

Hayırlı günnnerr...
Tam resim için burayı tıklayın.




dipnot: Bu listeyi oluşturan asli sebep TSL'nin bazen hiper bayarak monitörü 2'ye yardırmasıdır. iyi de olmuştur.
dipnot 2 : Liste emin olmadığım/biraz daha izlenmesi gereken futbolcuları da içermektedir, ancak bunlar azınlıktadır.. (misal : Capoue, L.Haruna vs...)

Tuesday, January 19, 2010

Hastaya acil kan, G.Saray'a acil Forvet...

Hoş, her ne kadar kamuoyu beğenmese de şu son Belediye maçında Nonda'yı ben beğendim. (kural 1 : Santrafor, şayet pozisyona kendi gayretleri sonucu (boşa kaçmak, verkaç, gelen ortaya depar atmak,top sürmek suretiyle) girip kaçırmışsa bunda böğürülecek herhangi bir durum yoktur. Jardel,Serkan Aykut tarzı adamların kaçırdığı her gol mekruhtur.)
Ancak Nonda akü takviyesiyle çalıştırılıp durduğunda 'duran' arabaya benzer. Güven olmaz. Koskoca Galatasaray'ın da santraforu 1 tane olmaz. Transfer şartoğlunun oğlu şart...

İşte benim GS bütçesinin 'dişine' göre olduğunu tahmin ettiğim adaylarım;

Johan Elmander:
Megson'ın Bolton'a bomba niyetine Toulouse'a bir çuval para vererek getirdiği dev İsveçli. 2 senedir Bolton'un -her daim vasat- olan kadrosunda acılar içinde kıvranan Johan Elmander, Galatasaray'a cuk efekti çıkarmak suretiyle oturabilir. Top alır (hold-up play), verir, çalışkandır...Birileri kızdırırsa çalım atar, güleryüzlüdür, pozitif ışık saçar...Boyu uzundur, istemese de top gelip kafasına çarpar...
Ayrıca Delgado+Moritz hayranı olan bendenize yalancı dolma tadı verecektir (simaen benziyor), ki güzel yemektir..

Eksileri , golcülüğü dillere destan değildir... Yaşı da 'veteran' denilebilecek türden 28+ 'dir.

Bonservis tahminim: 5+ milyon euro.


Arouna Kone

Bu Fildişili karayılanı çok yakından tanıdık. Zira 2-3 yaz evvel Galatasaray'a getirmek için epey çaba sarfetmiş idi, Türk basınının usta çaycıları... Ama o Sevilla'ya, yine Elmander hikayesinde olduğu gibi 'ilaç' olmaya gitmişti. Tabii Kone, olgunluktan yaşlanmaya terfi eden Fabiano/Kanoute ikilisine sağlam yedek olarak hizmet edecekti. Ama olmadı. Daha, uzunca süren alışma devresi bitmeden sakatlandı. Kendisinden bir daha haber alamayan bilumum gazete peşini bıraktı. Günler haftaları haftalar ayları kovaladı ve Kone bu sezon sağlığına kavuştu. Ancak gözden ırak gönülden de ırak söyleminden yola çıkıp, Kone'yi kıskıvrak İstanbul'a getirmenin tam zamanı olduğunu düşünüyorum.
Zira artık Sevilla'ya ilk geldiğinde kazandığı 'genç Kone' unvanını kaybetmiştir yaş itibariyle. Fenerli Semih bile kaybettiğine göre...
Kone, çam yarması bacaklarında Yattara kıvraklığı taşır, dolayısıyla vicdanı el vermese de (hisli çocuktur) o bacaklar rakibi düğüm eder. Kısa ve uzun mesafede deparlıdır. Boyu ne uzun ne kısadır, kafa topuna yatkın olmasa da Rijkaard'ın da kanat ortalarıyla arasının limoni olduğunu varsayarsak bu pek sorun teşkil etmeyecektir...

Eksileri ; biraz 'zibidi' bir tarzı vardır, odağı kaçtığı anlarda çileden çıkarabilecek goller kaçırabilir.

Bonservis tahminim: 4-6 milyon euro.

Jo
Listenin vasıf olarak belki de en bomba ismi. Hovarda-City'ye yine hovarda paralarla getirtilip tek başına takımı uçurması beklenen bir genç yetenek. Tutmadı tabii, beklenti ne kadar $ bazlı olmuş olsa da yüksekti ve hayalkırıklığı kaçınılmaz oldu. Tezcanlı Arap başkan tez elden Everton'a sürgüne gönderdi...An itibariyle işlerin son yenilgiye rağmen 'rayında' gittiği Manchester City'nin pişmiş Tevez,Santa,Benjani üçlüsüne su katacağını hiç düşünmüyorum. Everton'da ise birazdan 'eksileri' bölümünde dev puntolarla yazılması gereken bir Brezilyalı topçu klasiği sonucu kadro dışı bırakıldı. Geçen hafta cezası doldu.
İngiltere'deki bu kısa ama iki yakadaki taraftarda da 'tiksinti' yaratan sürece rağmen Jo inanılmaz potansiyeli olan bir oyuncu.
Çitayı andıran görüntüsüyle fulelidir...Verkaca girer, ince fiziği sayesinde otobüs körüğü gibi kıvraktır, top verirsin taşır, vermezsin top arar, ayağına beklemez. Sol ayağı roketatar gibidir, sağı da sadece yürümek için kullanmaz. Kafaya çıkar, hem de isteyerek çıkar. Yerden de havadan da Galatasaray'ı Baros yokken rahatlatır ve özellikle iyi anlaşacağını düşündüğüm Keita'yı ihya eder...
Eksikleri; Burayı yazmaya hiç gerek yok. Noel'de kaçmıştır. Artık tamtam çalmaya mı (bkz: Lincoln) Rio plajlarında piyasaya yapmaya mı, orasını Allah bilir. Hem de bunu İngiltere gibi bir yerde yapmıştır. "Futbolcularıyla baba-oğul' ( hello Türk sporbasını ) olan Moyes bile kurtaramamıştır onu.. Şu an Evertonla antremandadır, ama çevresinde kimsesi var mıdır, bilmem...
Futbol oynamaya niyeti var mı bilmiyorum...Eğer varsa ve Eyüp camiinin yerini öğrenebilirse Galatasaray 2-3 sene içerisinde kallavi fiyatlara satabileceği bir forvete kavuşmuş olur...
Aksi halde Brezilyalılarda karavana atmaktan kurtulamayan Galatasaray'a 1.89 boyunda uzun bir problem daha gelmiş olur.
Bonservis tahminim: 0.5 sezon kiralık + satın alma fiyatı: 7+ milyon euro

Friday, January 15, 2010

İsveç-siz Serkan Çalık...


İkisi de hemen hemen aynı dönem sahalardan koptu.
İkisi de %100 geri dönüş yapamadı.

Birinin sağlık kontrolü dün itibariyle cillop gibi çıktı.
Diğeri 75-90. dakikalar arası sağlık kontrölünden geçiyor.. Tamir edilmiş radyatör gibi. Patlarsa kenarda..

Biri İsveçli, ismi Starcraft'ın Protoss telsizlerinde yankılanacak türden 'karizmatik' [ *phhffooLinderothhhoooh* ]..
Diğeri Serkan 'Çalık' .

Biri senede para....hmm... alıyor mu ?..
Diğeri 3 senede,verilen bonservisle beraber bir adet Manuel Fernandes (Dmc'dir, 2 sene sonra Arsenal'de oynar) ederini cukkaladı.

Biri geldiğinde 28 yaşındaydı, oynamadan 31 oldu.
Diğeri 20 yaşında geldi, sakal sıklığı hala en iyi niyetle 'seyreltik'..


Bugün biri Antalya'ya, Gençlerbirliği kampına uçuyor...
Diğeri GS Tv'de et sote yiyip kameralara, film boyu etmediği halt kalmayan Julia Roberts'ın son karede verdiği 'ölü balık masumiyeti' bakışını atıyor.


Ha bu arada ne mi oluyor...

Keita'nın eldeki tek yedeği, -içine bezgin bekir kaçmış yetenek- Aydın 4+ hafta sahalardan uzak kalıyor...


3 büyükler bunu hep yapıyor...




Bir ümit, Sercan gösterip VOLKAN ŞEN vurulur mu ?
Ha yakın çağ tarihi iyi olmayanlar hatırlamayabilir ancak 'sağlıklı' bir Serkan'ın futbolu Volkan Şen'e eküridir.

Er ya da geç -Serkan Çalık verip Serkan Çalık alarak- nötrleyecektir benim yönetimim bu durumu.
-2.5 milyon zarar ederek tabii.

...
Hoş Florya yolları Pektemek'i görecek gibi bir görüntü var, senaryo gereği...
Baros'la yanyana oynarsa garip şeyler olabilecek bir eleman...





Dipshit notlar:

=> "Alem'' yüzünden gönderildi denirse, ben de o vakit 2 sevimli çocuğu ve eşi ile şömine başında oturan Ayhan yerine 'alemci' Serkan'ın takımda kalmasını tercih ederim, derim.

=> -Sakatlıklardan bir türlü kurtulamayan yetenek- olarak kariyeri devam ederse yönetim bu yaptığı tuhaflığı affettirir.
=>Kendisi, elem dolu geçen Şükrü Saraçoğlu deplasmanlarında abuk kadrolarımız, subuk hakem hatalarına rağmen'futboluyla' dimdik ayakta kalabilmiş 3-5 Galatasaray futbolcusundan biridir son 5 yılda. Helal olsundur.